Hemen
Randevu Al
Kolesteatom, orta kulakta veya mastoid kemik içinde gelişen, cilde benzer epitel dokusunun anormal birikimiyle oluşan patolojik bir durumdur. Kulağın doğal yapısında yer almaması gereken bu doku, zamanla büyüyerek çevresindeki kemik dokulara ve hassas yapılara zarar verebilir.
Tedavi edilmediğinde işitme kaybı, baş dönmesi, yüz felci hatta beyin zarı iltihapları gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Kolesteatom, bir tümör değildir; ancak büyüme ve çevre dokuları tahrip etme davranışı nedeniyle klinik olarak tümöre benzer şekilde seyreder.
Orta kulak, kulak zarının arkasında yer alan hava dolu bir boşluktur. Bu bölgedeki basınç denge mekanizması (östaki tüpü aracılığıyla) bozulduğunda kulak zarı içe doğru çekilir. Zamanla bu çekilme alanında cilt hücreleri birikmeye başlar ve kolesteatom kesesi oluşur. Biriken epitel dokusu, ölü hücre artıklarıyla birlikte enzimatik erozyon yaparak çevresindeki kemik dokuyu eritmeye başlar.
Kolesteatom oluşumu genellikle üç ana mekanizmayla açıklanır:
Kronik östaki tüpü disfonksiyonu sonucu kulak zarının içe çekilmesiyle oluşur.
Kulak zarındaki yırtıktan (perforasyon) deri hücrelerinin orta kulağa geçmesiyle gelişir.
Fetal dönemde orta kulakta kalan epitel hücrelerinden kaynaklanır.
Kolesteatom yavaş ilerleyen bir hastalıktır ve başlangıçta genellikle sessiz seyreder. Hastanın hiçbir şikayeti olmayabilir. Hastalık ilerledikçe semptomlar da artar.
Belirtiler çoğunlukla tek taraflıdır ve şu şekilde ortaya çıkar:
• Kronik, kötü kokulu kulak akıntısı (otore)
• İşitme kaybı (iletim tipi veya mikst)
• Kulakta dolgunluk hissi
• Denge bozukluğu veya baş dönmesi
• Nadiren yüz kaslarında güçsüzlük veya felç
• Tekrarlayan orta kulak enfeksiyonları
Bu belirtiler özellikle uzun süredir geçmeyen kulak akıntısı olan hastalarda dikkate alınmalıdır.
Otoskopik veya mikroskopik muayenede kulak zarının arkasında beyaz, pullu bir doku kütlesi izlenebilir. Kronik akıntı varlığında bu doku genellikle kötü kokuludur ve granülasyon dokusuyla çevrili olabilir.
İşitme kaybının tipi ve derecesi belirlenir. Genellikle iletim tipi işitme kaybı saptanır; ancak hastalık ilerlediğinde sensörinöral (iç kulak kaynaklı) bileşen de eklenebilir.
• Yüksek çözünürlüklü temporal kemik BT: Kolesteatomun yayılımını, kemik erozyonunu ve mastoid havalanmayı gösterir. Ayrıca ameliyat öncesi anatomik yapının değerlendirilmesi açısından önemlidir.
• Difüzyon ağırlıklı MR görüntüleme (DW-MRI): Kolesteatomun yumuşak dokudan ayırt edilmesinde oldukça hassastır. Cerrahi sonrası nüks takibinde kullanılır. Her hastada MR çekilmesi zorunlu değildir; şüpheli veya komplikasyon riski olan olgularda tercih edilir.
Kolesteatomun kesin tedavisi cerrahidir. Amaç, hastalıklı dokunun tamamen temizlenmesi ve orta kulağın yeniden işlevsel hale getirilmesidir. Cerrahi yaklaşım; hastalığın yayılımına, kemik erozyonuna ve orta kulak yapılarının durumuna göre planlanır.
Kolesteatom cerrahisi genel olarak iki ana teknikle uygulanır:
Dış kulak yolu duvarı korunur. Kozmetik ve anatomik bütünlük avantajı sağlar, ancak nüks riski daha yüksektir.
Dış kulak yolu arka duvarı kaldırılarak hastalıklı dokuya tam erişim sağlanır. Nüks riski düşüktür, fakat ameliyat sonrasında kulak deliği genişler ve düzenli temizlik gerekir.
Temizlenen orta kulakta işitme zincirinde (ossiküler zincir) hasar varsa, ossikuloplasti veya timpanoplasti ile yeniden yapılandırma yapılır. Amaç, hastalığı ortadan kaldırırken işitmeyi en iyi düzeyde geri kazandırmaktır.